- Kategori: Bakım/Care
- Ali Kangal tarafından yazıldı.
- Gösterim: 23735
Ne zaman sulamalı?
Ne zaman sulamalı?
Hiç şüphe yok ki, sulamadan kaynaklanan kaktüs ölümlerinin büyük bir yüzdesi az değil çok sulamaktandır. Aşırı su kaktüs köklerinin çürümesine neden olur. Bildiğimiz gibi, kaktüs ve diğer sukkulentlerin tamamı, uzun süreli susuzluğa dayanabilecek şekilde evrimleşmişlerdir, o nedenle eğer tereddüdünüz varsa, sulamamak daha doğru bir tercihtir. Genel olarak kaktüslerin suya ihtiyaç duydukları dönem, aktif olarak büyümekte oldukları dönem, yani ilkbahar yaz dönemidir. Bu dönemde serbestce sulanabilirler, ama diğer mevsimlerde mutlaka dikkatli olunmalıdır. Kış döneminde ya hiç sulanmamalı, ya da çok az su verilmelidir.
Kaktüsler, ülkemizde mart ayı sonlarında hafif sprey şeklinde sulanmaya başlanır. Nisandan Mayıs ortalarına kadar 15-20 gün arayla devam edilir. Eylül başına kadar 1-2 haftada bir sulanır. Tekrar azaltılarak ekim başlarında sulama kesilir. Çok spesifik birkaç tür dışında kışın sulama yapılmaz.
Kaktüslere su verilirken tek şart iki sulama arasında toprağın tamamen kurumuş olmasıdır.
Epifitik kaktüs türleri ve diğer diğer sukkulentlerde sulama biraz daha farklıdır.
Susuz yaşamak
Uygun olmayan ışık ve ısı koşulları kaktüslerde kalıcı hasara neden olabilir, ama susuzluk böyle bir sonuç doğurmayacaktır. Susuz kalmış bir kaktüs, sadece uykuya geçecektir. Su kaybı nedeniyle bir miktar buruşacaktır ama yeniden sulandığı zaman da çabucak eski sağlıklı haline geri dönecektir. Burada kural, uyku döneminin iyi ayarlanabilmesi amacıyla doğru zamanda suyun kesilmesidir. Sonbaharda havaların serinlemeye başlamasıyla birlikte bitki daha az suya gereksinim duymaya başlar. Bu dönemle birlikte su yavaş yavaş azaltılmalı ve havaların iyice soğumaya başladığı zamanda da tamamen kesilmelidir. (Burada kaktüslerle diğer sukkulentlerin beklentileri farklı olabilir buna dikkat etmekte yarar vardır.) Diğer sukkulentler biraz daha fazla suya gereksinirler, ya da mesela Schlumbergera gibi kış döneminde aktif olan bazı türlerin özel durumları göz önüne alınmalıdır, bunun dışında, kaktüsler, genel olarak kış döneminde az sulanarak ya da hiç sulanmayarak, rutubetsiz bir ortamda dinlenmeye bırakılmalıdırlar. İlkbahar başlangıcında, önceleri haftada bir sprey ile uygulanan su, büyümenin görülmeye başlamasıyla birlikte artırılmalı, havaların ısınmasıyla birlikte de daha serbest bir sulama rejimine geçilmelidir. Yaz döneminde haftada bir ya da iki haftada bir sulama uygun ve yeterlidir. Yaz döneminde de daha sık yapılacak sulama sorunlara neden olabilir. Belirttiğimiz gibi, haftada ya da iki haftada bir yeterli ve emniyetlidir.
Günün hangi vaktinde sulamalı?
Sulamanın yapılacağı en iyi vakit sabah erken saat ya da akşamüstüdür, böylelikle bitkiler gerek üzerlerine gelmiş olan suyu ve gerekse topraktaki suyu bünyelerine alacak zamanı bulurlar. Parlak güneşin olduğu bir anda sulamak, bitkileri yakabilir.
Çok sıcak yaz günleri dışında akşamüstü suyu pek iyi değildir. Kuruma süresi bir gece artmış olur. Hedefimiz verilen suyun olabilecek en kısa sürede kurumasıdır! Yani az su verilecek, bu su drenaj deliklerinden anında akacak ve toprak çabucak kuruyacak. Kural budur.
Pek çok kaktüs kuru bir atmosferi tercih ederler, ancak epifitikler olarak adlandırılan tropik kaktüsler sıcak ve rutubetli ortamları severler. İç mekanlarda bunu sağlayabilmek için, ısı 21-32 derece arasında olmalıdır. Rutubeti sağlamak için de, bir el spreyi kullanarak çevredeki rutubeti artırmak gereklidir. Sulamayla birlikte, düzenli olarak sprey kullanmak yararlı olacaktır. Diğer kaktüsler gibi bu bitkilerin de kuraklığa dayanıklı olduklarını hatırlatalım.
Gövde çürüğüyle mücadele
Aşırı soğuk ve rutubetli ortamlarda tutulan, ya da zayıf kökleri olan kaktüslerde çürüme olabilir. Kök mantarı bitkinin derisinde gelişir ve bu bölgeyi yumuşak, gevşek bir duruma getirir. Zaman içinde bu bölge kararır. Eğer bu tür bir mantar sorunu olacak olursa, sağlıklı bölge kesilerek ayrılıp yeniden dikilebilir. Geri kalan kısım atılmalıdır. Tabii dikilmiş olan bitkinin başına da aynı şeyin gelmemesi için olumsuz koşullar değiştirilmelidir. (ısı artırılmalı ya da rutubet azaltılmalı, kuru bir ortam sağlanmalıdır.) Dış ortamlarda toprağa dikili olan bitkilerde benzer bir sorun yaşanması halinde bakır sülfat uygulanabilir.
Işık
Hemen tüm kaktüsler, sağlıklı olabilmek için, büyüme dönemlerinde güneş görmek zorundadırlar. Kış döneminde nispeten az ışık seviyelerini tolere edebilirler (çünki bu dönemde uykuya geçmişlerdir, ama kış dönemde bile aslında ışık isterler) Eğer kaktüslerinize evde bakıyorsanız, yapılacak en iyi şey, bitkileri cam kenarında tutmaktır. Işığın yetersiz olduğu koşullarda, suni ışık takviyesi yapabilirsiniz. Işık yetersizse, bitki sağlıksız bir biçimde uzamaya başlar. Gövde rengi solgunlaşır. Böyle bir durumda, yapılacak en iyi iş, etkilenmiş bölümleri kesmek, bitkiyi bol ışık alan bir yere taşımaktır.
Işığa duyarlı bitkiler
Bazı kaktüsler ve sukkulent bitkiler ışığa duyarlıdır. Bunların çiçek açabilmesi için günde 12 saatten az ışık alması gerekir. Doğal olmayan bir ışık kaynağı bile işi bozabilir. Örneğin Schlumbergera bu cins bir bitkidir. Kışın, çiçek açabilmesi için az ışık alması gerekir, bu nedenle eğer bulunduğu yer gece kullanılan bir odaysa ve bu odada lamba yakılmaktaysa, büyük olasılıkla çiçek açamayacaktır. Böyle bir durumda bitkiyi az kullanılan bir odaya taşımak doğru olur.
Güneş sevenler
Çöl koşullarında yaşamaya göre evrimleşmiş olan kaktüsler direkt güneş ışığı görmeyi tercih ederler. Ilıman bölgelerde toprağa dikilmiş olan bitkiler dışarıda en güzel şekilde yetiştirilebilirler. Ama dışarıya dikmek için ısının 16 derecenin altına düşmemesi gerekir. Aksi halde en uygun olan, bu bitkilere evin içinde bir pencere kenarında bakmaktır.
Güneş seven türler bile yaz döneminde bir miktar korumaya ihtiyaç duyabilirler. Özellikle genç bitkiler, birden bire güneşe çıkartılmamalıdır. Öncelikle yarı gölge bir yerde bir süre tutulup dış ortama alıştırılmalı daha sonra güneşe alınmalıdır. Güneşin çok parlak ve kavurucu olduğu Temmuz-Ağustos aylarında bir miktar gölgeleme yapmak yaralı olacaktır. Böylelikle kavurucu güneşin gövde ya da yaprakları yakması engellenmiş olur.
Kuru gölge sevenler
Bunlar, aslında çöl bitkileridir, ancak gelişebilmek için direkt ışık yerine süzülmüş, yarı gölge bir ortamı tercih ederler. Bazıları rutubetli ortamda çürüyebilir, ve uzun süre direkt güneş ışığına maruz kalırsa yaprakları yanar.
Islak gölge sevenler
Tüm kaktüsler direkt ışık ve kuru ortam severler diye bir genelleme de yapılamaz. Bazıları, epifitik olarak bilinenler, rutubet ve gıdayı atmosferden alırlar. Bu nedenle de bu tür bitkiler ışığın süzülerek geldiği, rutubetin yüksek olduğu bir ortamda daha iyi gelişirler. Doğal ortamları, tropik ormanlarda ağaç tepeleridir. Süzülerek gelen ışığı yakalayabilmek için uzun ve geniş yaprakları vardır. Zaman zaman su püskürtmekten yarar göreceklerdir.
Isı
Kaktüs ve sukkulentlerin çoğu yazın büyürler ve kış döneminde uyku moduna geçerler. Yine de şunu akılda bulundurmak gerekir ki, sıcak ya da soğuk anlamında, aşırı şartlar oluşacak olursa, doğacak olan şok nedeniyle mevsimden bağımsız olarak bitki yine uyku fazına geçer. Büyüyebilmek için kaktüsler genelde 16 derecelik bir ısıya gereksinim duyarlar. Tropikal olanlar daha da yüksek ısılarda gelişirler (21-32 derece) Bazı kaktüsler sıfır dereceye kadar düşen sıcaklara kısa bir süre için dayanabilirler. Ancak böyle bir soğuğa uzun süre maruz kalan bir bitkinin yumuşak dokuları (özellikle yeni büyümüş olan bölümleri) hasar görebilir. Önce gövdede yaralar oluşur, sonra da toptan çöker. Soğuk vurmuş olan bitkileri yaşatabilmek için ısıyı artırın, böylelikle yara oluşmuş bölümü kurutmak ve küflenmeyi engellemek mümkün olabilecektir. Mümkünse bu bölgeyi kesmek de düşünülebilir.
Sera şartlarında yazın güneşli günlerde ısı 40 derece C'e kadar ulaşabilir. Bu durumda havalandırma yapmak, hatta olanak varsa fan kullanmak çok önemlidir.
Ülkemizde güney sahilleri dışında kışlar genellikle serttir. Bu nedenle serayı az da olsa ısıtmak gerekir. Çoğu kaktüs türü için 5-8 derece minimum yeterlidir. Diğer sukkulentlerde ise genelde 10 derece üstü minimum sıcaklık gerekir.
Eğer bitkilerimiz cam kenarında veya balkonda yaşıyorsa, kışın içeri alınması zorunludur.
Havalandırma
Eğer bitkilerinize bir serada bakıyorsanız, hem yaz hem kış döneminde, cereyan yapmayacak şekilde bir havalandırma yapmanız gerekir. Sera içindeki havanın aşırı rutubetlenip kaktüslerde çürümeye neden olması önlenir. Ev içinde cam kenarında baktığınız bitkiler de, yaz döneminde dışarıda, havadar bir yerde durmayı tercih edeceklerdir. Ev bakımında sorun, pencere kenarlarının yine de arzu edilenden sıcak olması ihtimalidir. Genellikle kalorifer petekleri pencere altında olduğundan, saksının durduğu ortam sıcak olabilir. Aslında en iyisi, bitkileri kış döneminde ev dışında bir balkon serasında tutmaktır. Burada da ısının sıfırın altına düşmemesini sağlamak gerekir. Güney cephesindeki bir balkon en doğru seçimdir. Ayrıca sera içine konacak olan bir maxima-minima termometresi durumu izlemenizi ve kontrol altında tutmanızı sağlar.
Dondan koruma
Eğer dış ortam harareti 5 derecenin altına düşmüyorsa, kaktüsler dışarıda gelişebilirler. Ancak, bu durumda saksı ve çevre ortamın kesinlikle kuru olması gerekir. Yağmurdan korumak için önlemler alınmalıdır.
Normalde don olmayan bir bölgede, ara sıra oluşabilecek dondan korumak amacıyla bitkinin üzeri kağıt, balonlu naylon ya da çuvalla sarılabilir.
Sıcak bölgeler için tavsiyeler
Bu bölümde bakacak olduğumuz türler soğuğa dayanıksız olup, tüm yıl boyunca ısının 16 derecenin altına düşmediği ortamlarda gelişebilecek olanlardır. Ülkemizde bu tür bir iklim olmadığını hesaba katacak olursak, genellikle ev ya da sıcak sera içinde bakılmaları gerektiği gerçeğini göz önüne almak gerekir. Sadece yaz döneminde dışarı alınmalılardır. Soğuk havalar başlamadan önce de içeri alınmaları gerekir.
Ilıman iklim kaktüsleri
Her ne kadar bu kategorideki bitkiler dış ortamda, sıfıra yakın sıcaklıklara kısa süreli olarak dayanabilirlerse de, en iyi büyümeyi 5 derecenin altına düşmeyen ortamlarda gösterirler. Her kış, sıfırın altına düşen yerlerde bitkilerin kış döneminde içeri alınması veya bir koruma örtüsü altında, ya da bir balkon serasında tutulması uygundur.
Soğuk bölge kaktüsleri
Eksi 15 derece kadar düşük sıcaklıklara dayanabilen pek az kaktüs türü vardır. Bunlar da ancak kuruysa ve kendilerini ayazdan koruyabilecek bir kar örtüsü altındalarsa bunu başarabilirler. Bunların çoğu küçük bitkilerdir, yer örtücü görünümündedirler. Sedum ailesinin hemen tüm üyeleri bu yeteneğe sahiptirler.
Bakım
Evde, bir pencere kenarında bakmakta olduğunuz dikensiz bir tür, bir iki sene içinde yavaş yavaş tozlanmaya başlar. Toz birikimi zaman içinde kaktüsün ışık alışını engeller, temizlenmelidir. Dikensiz türlerde bu işi bir fırça yardımıyla halledebilirsiniz, ama eğer dikenliyse, bu durumda bir saç kurutma makinesini 15 cm kadar uzaktan, (soğuğa ayarlı olarak) üfleterek tozu uzaklaştırabilirsiniz. Yaz döneminde hortumla yıkamak da düşünülebilir, ama bu işi sabah saatlerinde, güneş şiddetlenmemişken yapmak ve bitki kuruyana kadar gölgede tutmak gerekir. Aksi halde gövdede kalan su damlaları yanmaya neden olabilir. Yıkadığınız suyun kireçli olması halinde gövde üstünde beyaz lekeler oluşabilir. . Kaktüslerin büyüme sürecü yavaş olduğundan saksıları3-4 yılda birkez, ancak hızlı yetişen türler için 2-3 yılda bir kere saksı değiştirilmesi yapılmalıdır. Çok küçük saksılarda yetişen kaktüsler ise, her yıl yapılmak üzere saksı değiştirmesi yapılmaktadır. Saksı ve toprak değiştirme genellikle ilkbaharda Mart-Nisan ayları arasında yapılmalıdır. Saksısı değiştirilecek kaktüsler, köklerin zedelenmeden saksı duvarından ayrılmasını kolaylaştırmak için bir iki gün önceden hafifçe sulanır. Kılcal kökler hafifçe zedelendiği için, saksı değişiminden sonra bir hafta su verilmemelidir. Su kaybını azaltmak için bitki gölge bir yerde bulundurulur. Arasıra üzerine su püskürtmesi yapılır. Yeni saksı eskisinin büyüklüğünde veya ondan bir boy büyük saksı alınır. Daha büyük saksı kullanıldığı zaman, bitkinin sürgün gelişimi iyi olur, fakat bitki açmaz. Kaktüslerin seramik saksılara dikilmesi daha hoş bir görünüm kazandırır. Fakat bu seramik saksıların çoğunluğunun taban kısmında fazla su akışı için delik yoktur. Böyle durumlarda saksı dip kısmına küçük çakıllar yerleştirerek bir drenaj tabakası oluşturulur ve seramik saksılara ilke olarak daha seyrek su verilmelidir.Nem ve hava alması bakımından tecih edilmemesi çok daha iyi bir seçim olacaktır.
Kaktüsler çok sıcak olan yerlerde yetiştirildiklerinde sık sık havalandırılması gerekir. Böylece hastalık ve zararlıların olumsuz etkileri önlenebilir. Öte yandan, bitkilerin kirlenen kısımlarını sıvı sabun damlatılmış su ile temizlemek iyi bir yöntemdir.
Gübreleme
Kaktüslerde diğer iç mekan bitkilerinde kullanılan N: P2O5: K2O oranı 6:4:6 olan gübre karışımları verilirse, gevşek ve sağlıksız olarak büyürler. Bu nedenle kaktüsler için kullanılan en uygun oran 4:7:9 şeklinde kullanılan N: P2O5: K2O oranı kullanılır.
Kaktüslerin gelişme dönemine rastlayan İlkbahardan Sonbahara kadar (genellikle Mart-Ağustos aylarında) haftada veya 2 haftada bir kez 1-2 g gübre 1lt su içerisinde eritilerek verilebilir. Dinlenme dönemlerinde bitkilere gübre verilmemelidir. Bu konu ile ilgili olan daha geniş açıklamaları ilgili dosyada bulabilirsiniz.
Sulama
Kaktüslere su vermeye dinlenme döneminin bittiği Şubat-Mart ayları arasında seyrek olarak yani yaklaşık 15 günde bir kez vermeye başlanır.
Ancak çiçeklenecek bitkilere tomurcuklar iyice irileşinceye kadar su verilmemelidir. Yazın bitkiler 4-5 günde bir bolca sulanarak saksı toprağının suya iyice dolması sağlanır.
Sıcak havalarda üzerlerine su püskürtülmesi gerekir. Sonbaharda normalde verilen su miktarı yeniden azaltılmalı, kışın dinlenme ve tomurcuk oluşumu döneminde özellikle soğuk yerlerde bulundurulan kaktüslere hiç su verilmemelidir. Çünkü, bitkiler o dönemde su gereksinimlerini, gövdelerinde depoladıkları kendi öz sularından karşılarlar. Ancak, sıcaklığın Kasım-Şubat ayları arasında 100 C?den daha yüksek olan yerlerde su miktarı daha az verilir ve ayda bir kere su püskürtülmesinin yapılması en uygunudur.
En uygun sulama suyunun pH derecesi 4.5-6.5 olan yağmur suyudur. Yağmur suyu sağlanamazsa, çeşme veya kuyu suları en az 24 saat dinlendirildikten sonra kullanılabilir Kuruyan ve çürüyen yaprakların temizlenmesi önemlidir.
Hastalık ve Zararlıları
Kaktüslerin önemli hastalıkları: Kök ve Gövde Çürüklüğü Hastalığı, Fusarium Solgunluğu Hastalığı, Kurşuni Küf ve Yaş Çürüklük?tür. Zararlıları ise, Kırmızı örümcekler, Yaprak bitleri, Kabuklu ve Unlu Bitler?dir.
Kök ve Gövde Çürüklükleri, düşük sıcaklık ve aşırı nemden dolayı meydana gelen bir hastalıktır. Bunun önlenmesi için, saksı toprağının patojen ile bulaşık olmamasına dikkat edilmeli, bitki için uygun sıcaklık ve nemin sağlanması gerekir.
Fusarium Solgunluğu Hastalığı?nın belirtileri, genellikle hasatlık etmenlerinin oluşturduğu belirtiler aşağı yukarı birbirine benzer. Hepsi bitkide trachaemycose yapar, yani ksilem (odun) borularını tıkamak, işlevini bozmak suretiyle sürekli solgunluğa neden olur.
Bitkinin aşağıdan yukarıya su iletimi dengesi bozulur. Solgunluk önce yaşlı yapraklarda başlar.Daha sonra bitkinin tamamına yayılır.
Hastalıklar, Fusarium ssp. Verticillium dahliae Verticillum albo-atrum seklinde üç çeşittir.
Mücadelesi
Konukçu bitkilerin çoğaltılmasında enfekte olmuş bitkilerden çelik alınmamalıdır. Toprak pH? sının yüksekliği ve yapısının bozukluğu özellikle Verticillum solgunluğunu teşvik etmektedir. Genel olarak Fusarium türleri yüksek, Verticillium türleri ise daha düşük sıcaklıklarda yayılmaktadır. Bu yüzden bitkinin istediği düzeyde olan optimum sıcaklıkların korunması gerekmektedir.
Kurşuni küf
Yaprak, gövde ve çiçeklerde etkilidir. Fazla nemli ortamlarda bu bitki kısımlarının üstlerini gri küf tabakası kaplar. Bulaşmalar çiçeklerde küçük koyu renkli lekeler halinde görülür. Uzun süre devam eden %85?in üzerindeki orantılı nem ve özellikle 15-25 C sıcaklıklarda hastalığın yayılması için en uygun ortamdır.
Mücadelesi ve alınacak önlemler
Yayılma koşulları olan sıcaklık ve nem oranlarını uygun düzeyde tutmak,
Hastalık parazit olduğu için bitkiyi yaralayan ve zarar veren her türlü faktörden kaçınılmalı,
Captan 50 , su ile karışabilen toz halindeki ilaç yani formülasyonu w.p. olarak, 10lt ?ye 1lt suya doz uygulanarak 15 gr uygulanmaktadır.
Dichlofluanid 50, w.p. 10/1 dozda 20g preparat uygulanır.
Vinclozolin 50, w.p. 10/1 dozda 7.5g preparat uygulanır.
Yaş Çürüklüğü (Botrytis cinerea), bitkinin fazla sulanması ve fazla nem altında kalmasından dolayı meydana gelen hastalıktır. Bitkinin fazla su alması bitkinin köklerinin ve kendisinin çürümesine neden olur.
Kırmızı Örümcekler, Akar adı ile tanınırlar. Çıplak gözle zor fark edilirler. Vücutları oval yumuşak ve yapılı, üzerlerinde seyrek uzun kıllar bulunur.
Kırmızı Örümcek (Akarlar)
Bitkilerin yapraklarının özellikle alt kısmını sokup bitki öz suyunu emerler. Ayrıca emme sırasında salgıladıkları zehirli maddelerden dolayı yapraklarda beyaz, sarı ve kahverengimsi lekeler oluşur. Bitkinin yapraklarının tümünü kurutabilir.
Mücadelesi, akarları öldüren Propargite 73 E.C. ( sıvı görünümünde % 20-50 arasında etkili madde içeren) 8-10 cc?lik 10/1 suya preparat veya Dicofol 20 E.C. ( sıvı görünümünde % 20-50 arasında etkili madde içeren) 15 cc?lik 10/1 suya preparat hazırlanarak uygun bir pülverizatör ile bitkiye püskürtülmelidir. İlaçlama sırasında özellikle yaprakların alt kısmına ilaçlanmasına dikkat edilmelidir.
Yaprak bitleri,
Püseron, ballık adları ile tanınırlar. Vücutları yumuşak bazen hafif tozlu veya bir mum salgısı ile örtülü olabilirler. Renkleri yeşil, siyah, sarı, kırmızı, beyaz ve kahverengimsidir.Doğada bunlar ile beslenen pradatorlar vardır.
Yaprak bitleri bitkileri sokup bitki öz suyunu emerek yaşar. Emme sırasında salgıladıkları toksik ve tahriş edici maddelerle yaprak kıvrılması veya şişkinlik gibi anormal oluşumlara neden olurlar. Yaprak sararır ve kurur. Virus hastalıklarını taşıyarak önemli zararlara yol açarlar.
Mücadelesi:
Parathion-methyl 35 E.C. ( sıvı görünümünde % 20-50 arasında etkili madde içeren) 10 cc?lik 10/1 suya preparat veya Malathon 20 E.C. ( sıvı görünümünde % 20-50 arasında etkili madde içeren) 25 cc?lik 10/1 suya preparat kullanılabilir.
Kabuklu ve Unlu Bitler
Kabuklu bitler; koşnil adı da verilmektedir. Vücutları çıplak ya da mumsu bir tabaka ile kaplı olabilmektedir. Oldukça kalın kabuklu veya örtülü olabilir.Renkleri sarımsı, kahverengi, beyaz, gri, donuk kırmızı ve siyah olabilir.
İnce uzun hortumuyla bitkinin yaprak ve saplarını sokarak bitki öz suyunu emerek beslenir. Salgıladıkları tatlı madde sayesinde fumajin mantarlarının çoğalmasına neden olur. Yapraklar sararır, kurur ve dökülür.
Mücadelesi
Azinphos-methyl 25, W.P.(Su ile karışabilen toz halinde), 10/1 doz 20 g preparat
Methidathion 40, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 7.5 cc preparat,
Chlorprifos-ethyl 48, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 10 cc preparat,
Ethion 48, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 15 cc preparat, şeklinde etkili olan ilaçların uygulaması yapılmalıdır.
Unlu bitler; kabuklu bitlerle akraba olmalarına rağmen süs bitkilerindeki önemleri dolayısıyla farklılık göstermektedir. Sarımsı renkte olan vücudun üzeri una benzer mumlu maddelerden oluşmuş bir örtü tabakasıyla kaplı olduğundan beyaz renkte görünür.
Kabuklu bitlerle bitkilerde benzer zararlar göstermeleriyle birlikte ilaçlarla mücadelesi şu şekilde yapılmaktadır;
Azinphos-methyl 35, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 10 cc preparat,
Dichlorvos 50, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 20 cc preparat,
Diazinon 20, E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 20 cc preparat,
Malathion 50, , E.C. (Sıvı görünümünde, genellikle % 20-50 arasında etkili madde içeren), 10/1 dozda 20 cc preparat seklinde hazırlanıp bitkiye verilir.
Bu konu ile ilgili olan daha geniş açıklamaları ilgili dosyada bulabilirsiniz.